Diyarbakır’ın eşsiz el sanatı “Diyarbakır Hasırı,” iki yıl süren zorlu bir sürecin ardından nihayet tescil aldı. Ajda bileziği, Maraş burması,  Trabzon burmasının havası söz konusu olduğunda bile Diyarbakır hasırının yeri ayrı; çünkü bu sanat, teknolojiden uzak, tamamen el emeğine dayalı bir miras. 300 yıla yakın bir süredir ustalıkla icra edilen bu gelenek, Ermeni ustaların bölgeye bıraktığı değerli bir iz olarak günümüze kadar ulaştı.

Zahmetin ve Sabrın Simgesi

Diyarbakır hasırını üretmek, adeta bir sabır sınavı. Her bir hasır, 180 ile 200’e yakın parçanın titizlikle işlenmesiyle ortaya çıkıyor ve bu işlem, tam bir günlük yoğun emek gerektiriyor. Günde yalnızca bir hasır üretilebiliyor; bu da onu hem nadir hem de kıymetli kılıyor. Teknolojinin dokunmadığı bu sanat, tamamen insan elinin ustalığına ve ruhuna dayanıyor. Zahmetli olduğu kadar büyüleyici olan bu süreç, Diyarbakır hasırını bir takıdan çok daha fazlası haline getiriyor: Bir kültür hazinesi!

2 Yıllık Mücadele Sonuç Verdi

Diyarbakır hasırının tescillenmesi için verilen mücadele, tam iki yıl sürdü. Bu süreçte, sanatın köklü geçmişi ve eşsiz üretim teknikleri titizlikle belgelendi. Ustalar, “Bu sanatı yaşatmak bizim için bir görev” diyerek, Diyarbakır’ın kimliğini yansıtan bu değerin dünya sahnesinde hak ettiği yeri almasını sağladı. Tescil, sadece bir belge değil; aynı zamanda 300 yıllık bir emeğin taçlandırılması anlamına geliyor.

Diyarbakır Hasırı Dünyaya Açılıyor mu?

Ajda bileziği şıklığıyla, Maraş burması zarafetiyle, Tokat bileziği sadeliğiyle, Trabzon burması ihtişamıyla anılırken, Diyarbakır hasırı da sabrın ve el sanatının zirvesi olarak öne çıkıyor. Şimdi tescil ile koruma altına alınan bu sanat, uluslararası alanda da dikkat çekmeye aday.

Kaynak: haber merkezi