AK Parti Tokat Millletvekili Zeyid Aslan, gazetemizi ziyaret ederek Tokat Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini üstlenen Yayın Danışmanımız Gazeteci-Yazar Cemal İncesoyluer'e hayırlı olsun dileklerini iletti. Aslan'ın ziyaretinde AK Parti Tokat İl Başkanı Metin Polat, İl Genel Meclisi Başkanı Adem Dizer, Merkez İlçe Başkanı Ahmet Bay ve parti il yönetiminden üyeler de yer aldı.
Milletvekili Zeyid Aslan, Tokat'ın ulaşım alanındaki çalışmalarının başında gelen havaalanı konusu, Ordu-Tokat yolu ile ilgili bilgiler verdi. Aslan, asırlık Karadeniz-Akdeniz yolu projesine de değindi. Geçtiğimiz hafta 4 bakanın katılımıyla yapılan Karadeniz Bölgesi turizm çalıştayında Tokat2ın yer almamasına da açıklık getiren Aslan, Mayıs ayı gibi Tokat ev sahipliğinde yine ilgili bakanların katılacağı bir turizm çalıştayı için hazırlık yapmaya başlayacaklarını söyledi. Aslan terör olaylarına da değindi.
İşte Milletvekili Zeyid Aslan'ın açıklamaları:
TOKAT MERKEZLİ BİR TURİZM ÇALIŞTAYI HAZIRLIĞI
4 Bakanın katıldığı ve Tokat'ın dahil edilmediği turizm çalıştayı ile ilgili değerlendirme yapan Zeyid Aslan, “Coğrafya olarak Tokat Orta Karadeniz bölgesinde ama Karadeniz olarak kabul edilmiyor. Yani Karadeniz deyince direk Karadeniz'e kıyısı olan illeri kapsıyor. Turizm açısından baktığınızda aslında Karadeniz değil. Çorum, Amasya, Tokat, Sivas destinasyon bölgesi olarak geçiyor. Bu Karadeniz bölgesine göre yapılan toplantıdan yola çıkarak belkiTokat öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığımızla bu 4 destinasyon ili kapsayan bir çalışma yapılabilir. O çalışma bize bize en azından Kültür Bakanlığı nezdinde ve hem bölge milletvekillerinin hem de turizmi doğrudan ilgilendiren bakanların da katılımıyla 4 ili kapsayan bir toplantıyı organize edebiliriz. O toplantıda Tokat'ın olmamasından da farklı bir sonuç çıkartmamız lazım. Ben o yazıyı okuduktan sonra kafamda 'Neden biz de bu 4 ili kapsayan bir çalıştay yapmıyoruz' diye geçti. Coğrafi açıdan baktığımızda Tokat neresi? Karadeniz mi, İç Anadolu mu? Bulunduğu coğrafya ile tam örtüşen bir noktası yok. Karadeniz bölgesi turizm çalıştayı adı altında yapılan bu çalıştayın bu saydığım 4 il için de mutlaka yapılması gerekir. Nisan veya Mayıs ayında merkezi Tokat olan bir DOKA Kültür Turizm toplantısını burada gerçekleştirebiliriz. Çorum, Amasya, Tokat, Sivas illeri olacak. Burada problem şu Tokat bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapacak bir alt yapıya sahip değil. Büyük bir salonu yok.2 gün sürdü diyelim. 4 tane bakanı yatıracak yerimiz yok. Tokat'ın turizme yönelik ciddi bir birikimi oluştu. Bir altyapısı var. Bunu harekete geçirmek lazım. Bu insan kaynağı, ekonomik kaynak lazım. Bu konuda eksiği var. Bunu sadece yerel kaynaklardan karşılaması zor. Mesela Erbaa Horoztepe'de kazı yaptırmak istiyoruz. Hoca yok, bulamıyorsunuz. Bu çalıştay konusunda basına da görev düşüyor. 4 il ve bakanlarımızın da katılımıyla Mayıs ayı gibi bir çalıştay yapalım. Bunun sekretaryasını da biz üstlenelim ve takibini yapalım” diye konuştu.
ÖNCELİĞİMİZ HAVAALANI VE ORDU-TOKAT YOLU
“Karadeniz-Akdeniz yolu bugünün yolu değil. 100 yıla yakın bir süredir konuşulan üzerinde çalışma yapılan ama bir türlü harekete geçirilemeyen bir yol. O yol bizim yapılacak yolumuza engel bir yol değil. Ha şunu diyebiliriz; O yol yapılmazsa bizim yolumuz daha hareketli olur. Ama biz şunu diyemeyiz; 'Efendim bizim buraya yapılsın ama oraya yapılmasın diyemeyiz. O yol bizim yolumuzun alternatifi değil, bizim yolumuz da o yolun alternatifi değil. Ora da yapılsın tabi. Tokat'a dair ulaşım alanında çıkan 2 tane konsept var birisi havaalanı diğeri Ordu-Tokat yolu. Bizim bu 2 çalışmamızda bir aksama yok. Havaalanı ile ilgili kamulaştırmayı yapmadılar. 28 milyon TL ödenek vardı. Kamulaştırmayı şundan dolayı yapmadılar yatırım programı içerisine alınamadığı için o arada bir anlamı yoktu. Bir de o arada bir boşluk dönemi yaşadık. Çünkü geçici bir hükümet vardı. Türkiye genelinde böyle bir durum yaşandı. Biz şimdi 4 milletvekilimizle birlikte Binali Beyle (Ulaştırma ve Habercilik Bakanı Binali Yıldırım) havaalanını görüştük. Ulaştırma bakanlığının bunu yatırım programına alınması için Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)'nin kabul etmesi gerekiyor. Geçen yıl DPT uygun bulmadı ve kabul etmedi. O yüzden DPT'yi takip etmeyi düşünemedik. Bu sefer tedbirli gidiyoruz. Sadece ulaştırma üzerinden değil DPT üzerinden de gidiyoruz. Sayın başbakanımız bu konuda 7 Haziran da zaten değinmişti. Birinci önceliğimiz havaalanı ikinci önceliğimiz ise Tokat-Ordu yolu. Bu yolun ihale yapıldığı için Niksar-Tokat kısmını geçiyorum. Kalan 90 kilometrelik kısım 1 kattrilyon gibi bir rakam. Bu yol Tokat'a 7 tane havaalanı demek. Ciddi pahalı bir yol. Bu yol yapılacak ama yapılma kısmı tamamen ekonomik. Son zamanlarda Türkiye'nin etrafında yaşanan olaylardan dolayı ekonomik daralma yaşanıyor. Bir yandan da savunma ve güvenlik harcamaları arttı. AK Parti'de yoğun yatırıma alıştık ama bir müddet yoğun yatırım olmaz diye düşünüyorum”
“HIZLI TRENE ZAMAN VEREMEM ÇOK ERKEN”
Hız tren konusunda Ulaştırma Bakanımızla görüştük. Dedim ki; Efendim Tokat'ta hızlı tren etüt çalışması görünüyor. Bu da Tokat'ta şöyle algılanıyor Tokat'a hızlı tren geliyor. Şimdi bize insanlar bunu sorsa ben nasıl anlatacağım. Bu Tokat'ta has bir durum değil şuanda 250 bölgede hızlı trenle ilgili bir etüt çalışmasını devlet demir yolları başlatıyor. Oralarda da bizim buraya hızlı tren geliyor algısı oluşuyor. Sözü her yana çekip kullanan kişilerde bu lafları farklı anlatınca söz bir anda başka olaya dönüşüyor. Havaalanı konusunda Bakanımıza; Ben bunu vatandaşlarımıza söyleyebilir miyim? Dedim. Yarın olmadığında yapılmadığında siz buradasınız ama ben Tokat'a gidip geliyorum dedim. Bu konularda dereyi görmeden paçayı sıvamak istemem. Hızlı trenle alakalı etüt çalışması var ama benim buna zaman söylemem için çok erken.
“ALLAH CEHENNEMİ YARATMIŞ BİRİLERİNİN ORAYA GİTMESİ LAZIM”
Ankara'da ki patlama sadece Ankara'da değil son dönemde Türkiye'nin bazı noktalarında ciddi anlamda terör hadiseleriyle karşı karşıyayız. Peki ne oldu da Türkiye birden bire karıştı. Herkes kendi penceresinden baktığında 7 Haziranda Ak Parti iktidarı elinden gidince intikam aldı diyor muhalefet partileri. Bu onların bakış açısı. Ama işin ana mahiyetine bakarsan 7 Haziranda ortaya bir istikrar kaosu çıktı. Bu kaostan önce içerde ki PKK bir sonuç elde etmek istedi. Çünkü Suriye'de yaşan olaylar sonucu bunlar bir fiili durum oluşturdu ve dünyaya kabul ettirdiler. Türkiye'de de bu durumu fırsat bilenler öz yönetim ilanları yapıp buralarda aynı Kobani gibi fiili durum yaratım uluslar arası kamuoyunda oradan alacak destekle de bir hukuki duruma dönüştürmeye giriştiler. 7 Haziran sonrası da hükümet kurma çalışmalarından sonuç alınamıyor. Bir irade problemi var bundan istifade etmeye çalıştılar. Ama buna müsaade edilmedi geçici de olsa ülkeyi yöneten tecrübeli bir hükümet vardı. Buna müsaade edemeyiz dediğinde hükümet birileri siz bize müsaade vermeyebilirsiniz ama biz zaten bu şehirleri bir şekilde işgal ettik sizi sokmuyoruz deyip çukurlar kazdılar. Buralar bizidir Türkiye Cumhuriyetinin değildir dediler. Bununla da çözüm süreci diye bir şey kalmadı şuanda da yaşadığımız olaylar başladı. Burada iki tane tercih vardır; tamam ya ne yapalım siz öz yönetim ilan ettiniz, bu şehirler madem sizin tamam alın sizin olsun diyebilirisiniz. Bu bir tercihtir. Ya da hayır kardeşim biz bu ülkenin hiçbir noktasında hiçbir kimseye ayrı bir yönetim oluşturacak imkanı oluşturmayız buna da müsaade etmeyiz bunun da gereği neyse yaparız. Biz iktidar olarak ikinciyi tercih ettik. Doğrumudur? doğrudur bedeli var mıdır? elbette vardır. Nasıl ki bir yeri yırt yapmak için bedel ödüyorsak o yurdu elde tutmak içinde bir bedel ödemek zorundayız. Türkiye şuanda bedel ödüyor ama bu bedel sadece PKK ile olan mücadeleyle değil. Bu tarihe baktığımızda 100 yılı aşkın bir zamandan beri gelen bir hesap var.
Osmanlının acısını hala içinde yaşatan bir takım güçler bugün Türkiye'yi PKK'yı kullanarak zayıflaştırıp iktidarda bir zafiyet gördükleri anda yeniden o geçmişte kalan duyguları depreşti ve Türkiye'yi zayıf yakaladık hadi bitirme noktasına getirelim dediler ama yanıldılar. Elbette boş durmayacaklar Allah cehennemi yaratmış birilerinin oraya gitmesi gerekiyor, birileri cehenneme gitmek için mücadele verecek. Allah cenneti de yaratmış oraya da birilerinin gitmesi gerekiyor. Kuranı Kerimde şöyle diyor “De ki yenileceksiniz ve topyekün cehenneme sürüleceksiniz” sonları bu olacaktır. Evet yenilecekler ve topyekün cehenneme sürülecekler”
“TÜRKİYE SADECE PKK'YLA MÜCADELE ETMİYOR”
“Bu sadece PKK için değil bugün Türkiye sadece PKK ile mücadele etmiyor. Bugün Türkiye PKK'ya piyon olarak kullanana arkada ki haçlılarla mücadele ediyor. Suriye'yi bahane edip ordularıyla bütün dünya Suriye'ye yığınak yapıyor. Asıl amaçları Suriye falan değil Türkiye. Suriye2de savaşı biz çıkarmadık ama bedelini ödeyen biziz niye? 100 kilometre sınırımız var burada da bir tercih yapabilirdik. Savaştan kaçanlara kapılarımızı kapatabilirdik. Bu bir tercihtir ama Türkiye ve yönetici olan AK Partinin zihniyeti asla bu kapıları karşısında ki insan kim olursa olsun kapısın gelene kapıyı kapatamazdı. Bizim inancımız bunu yapmamıza müsaade etmezdi. Ankara saldırısını yapan Suriyeli kürt kökenli ve YPG'li biri temmuz ayında savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınanlarla gelmiş. İçlerinden bunu fırsat bilip gelen burada farklı eylemler yapan insanlar çıkabiliyor. Şunu diyemeyiz Suriye'den gelen biri eylem yaptı o zaman biz artık Suriye'den gelenleri burada tutmayalım diyemeyiz. 5 ya da 10 kişiden yola çıkıp milyonlarca kişinin hayatını hiçe sayamayız”
“AK PARTİ, SURİYE İLE DÜŞMANLIĞI KALDIRDI”
“Bize dosttunuz Suriye ile diyorlar evet dün Deniz Baykal'la Kemal Kılıçdaroğlu'da kardeşti şimdi birbirlerine kurşun atıyorlar. Bu olabilir siz doğruları yaptığınız sürece iyi olabilirsiniz ama biri bir yanlışı görürse eleştirip uyarıyorsa ve oda buna devam ediyorsa dostluk kalmaz zaten. Suriye ile Türkiye yıllardan düşmandı AK Parti bu düşmanlığı ortadan kaldırdı. Hatta sınırları ortadan kaldırdı. Bize Osmanlı döneminde bir sınır çizildi uyun dediler biz hukuken kabul ederiz ama dinene edemeyiz. 80 yıl önce Halep, Antep birdi çizgiyi çektiler kardeşin biri orada biri burada kaldı. Bu bölgede ki insanlarla bizim geçmişten gelen bir bağımız var bu bağ artık kan bağı olarak devam etmiş biz oralara bize ne diyemeyiz. Biz uyardık bak insanlar reform, demokrasi istiyor dinle bunları dinlemedi. İnsanlar haklarını aramak için silahsız bir şekilde Cuma namazı sonrası gösteriler yaptılar buna silahla karşılık verdi. Olay artık Esat'ın da kontrolünden çıktı. Biz seçim yapın sen seçiliyorsan sen geç Türkiye'nin Suriye tezi hep bu oldu. biz asla savaşın destekçisi olmadık.”
AK Parti Tokat Millletvekili Zeyid Aslan, gazetemizi ziyaret ederek Tokat Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini üstlenen Yayın Danışmanımız Gazeteci-Yazar Cemal İncesoyluer'e hayırlı olsun dileklerini iletti. Aslan'ın ziyaretinde AK Parti Tokat İl Başkanı Metin Polat, İl Genel Meclisi Başkanı Adem Dizer, Merkez İlçe Başkanı Ahmet Bay ve parti il yönetiminden üyeler de yer aldı.
Milletvekili Zeyid Aslan, Tokat'ın ulaşım alanındaki çalışmalarının başında gelen havaalanı konusu, Ordu-Tokat yolu ile ilgili bilgiler verdi. Aslan, asırlık Karadeniz-Akdeniz yolu projesine de değindi. Geçtiğimiz hafta 4 bakanın katılımıyla yapılan Karadeniz Bölgesi turizm çalıştayında Tokat2ın yer almamasına da açıklık getiren Aslan, Mayıs ayı gibi Tokat ev sahipliğinde yine ilgili bakanların katılacağı bir turizm çalıştayı için hazırlık yapmaya başlayacaklarını söyledi. Aslan terör olaylarına da değindi.
İşte Milletvekili Zeyid Aslan'ın açıklamaları:
TOKAT MERKEZLİ BİR TURİZM ÇALIŞTAYI HAZIRLIĞI
4 Bakanın katıldığı ve Tokat'ın dahil edilmediği turizm çalıştayı ile ilgili değerlendirme yapan Zeyid Aslan, “Coğrafya olarak Tokat Orta Karadeniz bölgesinde ama Karadeniz olarak kabul edilmiyor. Yani Karadeniz deyince direk Karadeniz'e kıyısı olan illeri kapsıyor. Turizm açısından baktığınızda aslında Karadeniz değil. Çorum, Amasya, Tokat, Sivas destinasyon bölgesi olarak geçiyor. Bu Karadeniz bölgesine göre yapılan toplantıdan yola çıkarak belkiTokat öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığımızla bu 4 destinasyon ili kapsayan bir çalışma yapılabilir. O çalışma bize bize en azından Kültür Bakanlığı nezdinde ve hem bölge milletvekillerinin hem de turizmi doğrudan ilgilendiren bakanların da katılımıyla 4 ili kapsayan bir toplantıyı organize edebiliriz. O toplantıda Tokat'ın olmamasından da farklı bir sonuç çıkartmamız lazım. Ben o yazıyı okuduktan sonra kafamda 'Neden biz de bu 4 ili kapsayan bir çalıştay yapmıyoruz' diye geçti. Coğrafi açıdan baktığımızda Tokat neresi? Karadeniz mi, İç Anadolu mu? Bulunduğu coğrafya ile tam örtüşen bir noktası yok. Karadeniz bölgesi turizm çalıştayı adı altında yapılan bu çalıştayın bu saydığım 4 il için de mutlaka yapılması gerekir. Nisan veya Mayıs ayında merkezi Tokat olan bir DOKA Kültür Turizm toplantısını burada gerçekleştirebiliriz. Çorum, Amasya, Tokat, Sivas illeri olacak. Burada problem şu Tokat bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapacak bir alt yapıya sahip değil. Büyük bir salonu yok.2 gün sürdü diyelim. 4 tane bakanı yatıracak yerimiz yok. Tokat'ın turizme yönelik ciddi bir birikimi oluştu. Bir altyapısı var. Bunu harekete geçirmek lazım. Bu insan kaynağı, ekonomik kaynak lazım. Bu konuda eksiği var. Bunu sadece yerel kaynaklardan karşılaması zor. Mesela Erbaa Horoztepe'de kazı yaptırmak istiyoruz. Hoca yok, bulamıyorsunuz. Bu çalıştay konusunda basına da görev düşüyor. 4 il ve bakanlarımızın da katılımıyla Mayıs ayı gibi bir çalıştay yapalım. Bunun sekretaryasını da biz üstlenelim ve takibini yapalım” diye konuştu.
ÖNCELİĞİMİZ HAVAALANI VE ORDU-TOKAT YOLU
“Karadeniz-Akdeniz yolu bugünün yolu değil. 100 yıla yakın bir süredir konuşulan üzerinde çalışma yapılan ama bir türlü harekete geçirilemeyen bir yol. O yol bizim yapılacak yolumuza engel bir yol değil. Ha şunu diyebiliriz; O yol yapılmazsa bizim yolumuz daha hareketli olur. Ama biz şunu diyemeyiz; 'Efendim bizim buraya yapılsın ama oraya yapılmasın diyemeyiz. O yol bizim yolumuzun alternatifi değil, bizim yolumuz da o yolun alternatifi değil. Ora da yapılsın tabi. Tokat'a dair ulaşım alanında çıkan 2 tane konsept var birisi havaalanı diğeri Ordu-Tokat yolu. Bizim bu 2 çalışmamızda bir aksama yok. Havaalanı ile ilgili kamulaştırmayı yapmadılar. 28 milyon TL ödenek vardı. Kamulaştırmayı şundan dolayı yapmadılar yatırım programı içerisine alınamadığı için o arada bir anlamı yoktu. Bir de o arada bir boşluk dönemi yaşadık. Çünkü geçici bir hükümet vardı. Türkiye genelinde böyle bir durum yaşandı. Biz şimdi 4 milletvekilimizle birlikte Binali Beyle (Ulaştırma ve Habercilik Bakanı Binali Yıldırım) havaalanını görüştük. Ulaştırma bakanlığının bunu yatırım programına alınması için Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)'nin kabul etmesi gerekiyor. Geçen yıl DPT uygun bulmadı ve kabul etmedi. O yüzden DPT'yi takip etmeyi düşünemedik. Bu sefer tedbirli gidiyoruz. Sadece ulaştırma üzerinden değil DPT üzerinden de gidiyoruz. Sayın başbakanımız bu konuda 7 Haziran da zaten değinmişti. Birinci önceliğimiz havaalanı ikinci önceliğimiz ise Tokat-Ordu yolu. Bu yolun ihale yapıldığı için Niksar-Tokat kısmını geçiyorum. Kalan 90 kilometrelik kısım 1 kattrilyon gibi bir rakam. Bu yol Tokat'a 7 tane havaalanı demek. Ciddi pahalı bir yol. Bu yol yapılacak ama yapılma kısmı tamamen ekonomik. Son zamanlarda Türkiye'nin etrafında yaşanan olaylardan dolayı ekonomik daralma yaşanıyor. Bir yandan da savunma ve güvenlik harcamaları arttı. AK Parti'de yoğun yatırıma alıştık ama bir müddet yoğun yatırım olmaz diye düşünüyorum”
“HIZLI TRENE ZAMAN VEREMEM ÇOK ERKEN”
Hız tren konusunda Ulaştırma Bakanımızla görüştük. Dedim ki; Efendim Tokat'ta hızlı tren etüt çalışması görünüyor. Bu da Tokat'ta şöyle algılanıyor Tokat'a hızlı tren geliyor. Şimdi bize insanlar bunu sorsa ben nasıl anlatacağım. Bu Tokat'ta has bir durum değil şuanda 250 bölgede hızlı trenle ilgili bir etüt çalışmasını devlet demir yolları başlatıyor. Oralarda da bizim buraya hızlı tren geliyor algısı oluşuyor. Sözü her yana çekip kullanan kişilerde bu lafları farklı anlatınca söz bir anda başka olaya dönüşüyor. Havaalanı konusunda Bakanımıza; Ben bunu vatandaşlarımıza söyleyebilir miyim? Dedim. Yarın olmadığında yapılmadığında siz buradasınız ama ben Tokat'a gidip geliyorum dedim. Bu konularda dereyi görmeden paçayı sıvamak istemem. Hızlı trenle alakalı etüt çalışması var ama benim buna zaman söylemem için çok erken.
“ALLAH CEHENNEMİ YARATMIŞ BİRİLERİNİN ORAYA GİTMESİ LAZIM”
Ankara'da ki patlama sadece Ankara'da değil son dönemde Türkiye'nin bazı noktalarında ciddi anlamda terör hadiseleriyle karşı karşıyayız. Peki ne oldu da Türkiye birden bire karıştı. Herkes kendi penceresinden baktığında 7 Haziranda Ak Parti iktidarı elinden gidince intikam aldı diyor muhalefet partileri. Bu onların bakış açısı. Ama işin ana mahiyetine bakarsan 7 Haziranda ortaya bir istikrar kaosu çıktı. Bu kaostan önce içerde ki PKK bir sonuç elde etmek istedi. Çünkü Suriye'de yaşan olaylar sonucu bunlar bir fiili durum oluşturdu ve dünyaya kabul ettirdiler. Türkiye'de de bu durumu fırsat bilenler öz yönetim ilanları yapıp buralarda aynı Kobani gibi fiili durum yaratım uluslar arası kamuoyunda oradan alacak destekle de bir hukuki duruma dönüştürmeye giriştiler. 7 Haziran sonrası da hükümet kurma çalışmalarından sonuç alınamıyor. Bir irade problemi var bundan istifade etmeye çalıştılar. Ama buna müsaade edilmedi geçici de olsa ülkeyi yöneten tecrübeli bir hükümet vardı. Buna müsaade edemeyiz dediğinde hükümet birileri siz bize müsaade vermeyebilirsiniz ama biz zaten bu şehirleri bir şekilde işgal ettik sizi sokmuyoruz deyip çukurlar kazdılar. Buralar bizidir Türkiye Cumhuriyetinin değildir dediler. Bununla da çözüm süreci diye bir şey kalmadı şuanda da yaşadığımız olaylar başladı. Burada iki tane tercih vardır; tamam ya ne yapalım siz öz yönetim ilan ettiniz, bu şehirler madem sizin tamam alın sizin olsun diyebilirisiniz. Bu bir tercihtir. Ya da hayır kardeşim biz bu ülkenin hiçbir noktasında hiçbir kimseye ayrı bir yönetim oluşturacak imkanı oluşturmayız buna da müsaade etmeyiz bunun da gereği neyse yaparız. Biz iktidar olarak ikinciyi tercih ettik. Doğrumudur? doğrudur bedeli var mıdır? elbette vardır. Nasıl ki bir yeri yırt yapmak için bedel ödüyorsak o yurdu elde tutmak içinde bir bedel ödemek zorundayız. Türkiye şuanda bedel ödüyor ama bu bedel sadece PKK ile olan mücadeleyle değil. Bu tarihe baktığımızda 100 yılı aşkın bir zamandan beri gelen bir hesap var.
Osmanlının acısını hala içinde yaşatan bir takım güçler bugün Türkiye'yi PKK'yı kullanarak zayıflaştırıp iktidarda bir zafiyet gördükleri anda yeniden o geçmişte kalan duyguları depreşti ve Türkiye'yi zayıf yakaladık hadi bitirme noktasına getirelim dediler ama yanıldılar. Elbette boş durmayacaklar Allah cehennemi yaratmış birilerinin oraya gitmesi gerekiyor, birileri cehenneme gitmek için mücadele verecek. Allah cenneti de yaratmış oraya da birilerinin gitmesi gerekiyor. Kuranı Kerimde şöyle diyor “De ki yenileceksiniz ve topyekün cehenneme sürüleceksiniz” sonları bu olacaktır. Evet yenilecekler ve topyekün cehenneme sürülecekler”
“TÜRKİYE SADECE PKK'YLA MÜCADELE ETMİYOR”
“Bu sadece PKK için değil bugün Türkiye sadece PKK ile mücadele etmiyor. Bugün Türkiye PKK'ya piyon olarak kullanana arkada ki haçlılarla mücadele ediyor. Suriye'yi bahane edip ordularıyla bütün dünya Suriye'ye yığınak yapıyor. Asıl amaçları Suriye falan değil Türkiye. Suriye2de savaşı biz çıkarmadık ama bedelini ödeyen biziz niye? 100 kilometre sınırımız var burada da bir tercih yapabilirdik. Savaştan kaçanlara kapılarımızı kapatabilirdik. Bu bir tercihtir ama Türkiye ve yönetici olan AK Partinin zihniyeti asla bu kapıları karşısında ki insan kim olursa olsun kapısın gelene kapıyı kapatamazdı. Bizim inancımız bunu yapmamıza müsaade etmezdi. Ankara saldırısını yapan Suriyeli kürt kökenli ve YPG'li biri temmuz ayında savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınanlarla gelmiş. İçlerinden bunu fırsat bilip gelen burada farklı eylemler yapan insanlar çıkabiliyor. Şunu diyemeyiz Suriye'den gelen biri eylem yaptı o zaman biz artık Suriye'den gelenleri burada tutmayalım diyemeyiz. 5 ya da 10 kişiden yola çıkıp milyonlarca kişinin hayatını hiçe sayamayız”
“AK PARTİ, SURİYE İLE DÜŞMANLIĞI KALDIRDI”
“Bize dosttunuz Suriye ile diyorlar evet dün Deniz Baykal'la Kemal Kılıçdaroğlu'da kardeşti şimdi birbirlerine kurşun atıyorlar. Bu olabilir siz doğruları yaptığınız sürece iyi olabilirsiniz ama biri bir yanlışı görürse eleştirip uyarıyorsa ve oda buna devam ediyorsa dostluk kalmaz zaten. Suriye ile Türkiye yıllardan düşmandı AK Parti bu düşmanlığı ortadan kaldırdı. Hatta sınırları ortadan kaldırdı. Bize Osmanlı döneminde bir sınır çizildi uyun dediler biz hukuken kabul ederiz ama dinene edemeyiz. 80 yıl önce Halep, Antep birdi çizgiyi çektiler kardeşin biri orada biri burada kaldı. Bu bölgede ki insanlarla bizim geçmişten gelen bir bağımız var bu bağ artık kan bağı olarak devam etmiş biz oralara bize ne diyemeyiz. Biz uyardık bak insanlar reform, demokrasi istiyor dinle bunları dinlemedi. İnsanlar haklarını aramak için silahsız bir şekilde Cuma namazı sonrası gösteriler yaptılar buna silahla karşılık verdi. Olay artık Esat'ın da kontrolünden çıktı. Biz seçim yapın sen seçiliyorsan sen geç Türkiye'nin Suriye tezi hep bu oldu. biz asla savaşın destekçisi olmadık.”