Niksar'a bağlı Gökçeli Beldesinde Kayaların aşınmasıyla oluşan bu muhteşem jeolojik oluşum, kanyonlarıyla, derin vadileriyle ve eşsiz doğal güzelliğiyle adeta Kapadokya’yı aratmayan bir doğa harikası. Ancak bu büyüleyici manzara, hâlâ büyük ölçüde keşfedilmeyi ve tanınmayı bekliyor—bir doğa tutkunlarının rüyası, bir gezginin ise unutulmaz bir macerası olabilir!
Dilim Kayaları, Niksar’ın Gökçeli beldesinde, doğanın zamanla oyduğu kayalıklarla şekillenmiş bir şaheser. Jeolojik yapısı, milyonlarca yıl önce bölgedeki aşınma ve tortul kayaçların birleşimiyle ortaya çıkmış; kanyonlar, sarp yamaçlar ve peri bacalarını andıran formasyonlar, burayı bir açık hava müzesine dönüştürmüş. Kapadokya’nın ikonik peribacaları ve vadileriyle kıyaslandığında, Dilim Kayaları’nın daha az bilinen, ama en az onun kadar etkileyici bir güzelliğe sahip olduğunu söylemek abartı olmaz. Kanyonların derinliklerinden sızan güneş ışığı, kayaların üzerinde adeta bir ışık oyununa dönüşüyor; yeşilin tonları, kayaların gri-beyaz dokusuyla birleşerek göz alıcı bir manzara sunuyor. Ancak, bu doğal mucize, henüz turist akınına uğramamış; sessizliği, huzuru ve bakirliğiyle, keşfetmeye cesaret edenleri büyülüyor.
Niksar’ın bu gizli cenneti, yalnızca jeolojik yapısıyla değil, aynı zamanda çevresindeki doğal zenginliklerle de dikkat çekiyor. Bölgedeki kanyonlar, yürüyüş tutkunları için eşsiz rotalar sunarken, kayalıkların arasında saklı küçük mağaralar ve şelaleler, doğa fotoğrafçıları için adeta bir hazine. Yerel halk, Dilim Kayaları’nı “doğanın unutulmuş eseri” olarak tanımlıyor ve buranın, doğru tanıtımla Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarından biri olabileceğini düşünüyor. Bir köy sakini, “Burası, Kapadokya gibi tanınmalı. Ama o kalabalık olmadan, doğanın saflığını koruyarak,” derken, bölgenin potansiyeline olan inancını dile getiriyor.
Dilim Kayaları’nın yanı sıra, Niksar’ın Gökçeli Kasabası, üzüm bağlarıyla adeta bir şarap ve lezzet diyarı olarak öne çıkıyor. Gökçeli’nin yemyeşil vadilerinde uzanan üzüm bağları, Tokat’ın zengin tarım mirasının en güzel örneklerinden biri. Bölgedeki üzümler, hem yerel şarap üretiminde hem de kuru üzüm ve pekmez gibi geleneksel ürünlerde kullanılıyor. Üzüm bağları, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte altın sarısı bir örtü gibi parlıyor; hasat zamanıysa, kasabanın sokakları üzüm kokusuyla doluyor. Gökçeli’nin üzüm festivalleri, yöre halkının bir araya gelip bu bereketi kutladığı renkli etkinliklere sahne oluyor. Bir bağ sahibi, “Üzümümüz, sadece bir ürün değil, bizim kültürümüzün bir parçası. Dilim Kayaları’nın doğasıyla birleştiğinde, burası bir turizm cennetine dönüşebilir,” diyerek umutlarını paylaşıyor.
Ancak, bu iki doğal ve kültürel hazine, hâlâ yeterince tanınmıyor. Dilim Kayaları’nın Kapadokya benzeri jeolojik yapısı ve Gökçeli’nin üzüm bağlarının eşsiz lezzetleri, turizm dünyasında hak ettiği yeri almayı bekliyor. Yerel yönetimler ve doğa severler, bu bölgelerin korunması ve tanıtılması için çağrıda bulunuyor. Bir doğa rehberi, “Dilim Kayaları’na bir yol yapılsa, kanyon turlarına başlansa, burası milyonlarca turisti çekebilir. Ama doğasını bozmadan, hassas bir şekilde planlamalıyız,” diyerek uyarıda bulunuyor.