Deli Dumrul hikâyesini herkes bilir. Kültürümüze mal olmuş önemli bir örnektir. Yiğitliği yaymak için hak ve hukukun para etmediği, kaba kuvvetin konuşturulduğu bir hikâye. Köprüden ister geç, ister geçme; parayı sök. İşte buna benzer bir örnek de araç muayene istasyonlarındaki uygulama.
Öncelikle, bu istasyonlardaki ücretin tutarı ile ilgili çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Hiçbir şey değişmedi, değişmez de. Çünkü bu işin ihalesi yapılırken belirlenen yüksek bedel, neticede araç sahiplerinin önüne yüksek ücret olarak geliyor.
Bunu anlamış gibi yapalım, salağa yatalım; amma gel gör ki, tutara ilave olarak kart ile yapılan ödemelerde 100 TL komisyon (otomobil için diğer taşıtların daha farklı olabilir) alınarak ücret iyice şişirilip tuzu biberi ekleniyor. ( Tüketici Hakem Heyetine müracaat edilip ödenen para istenebilir, bunun için ödenirken çıktı alınmalıdır) Bu neyin nesi diye sorulunca da “Sistemde böyle.” yanıtı veriliyor. El insaf! Tüm işletmeler kredi kartı tahsilatında böyle bir komisyon almıyorken, size ne oluyor? Zaten ücreti uç noktalarda alıyorsunuz, yetmez mi? Halbuki, basında yer alan firma tarafından yapılan açıklamalarda komisyon adı altında herhangi bir ücret alınmadığı deklare edildi. Peki bu neyin nesi? Kim kimi aldatıyor?
Diğer bir husus, Tokat’taki araç muayene istasyonunun Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunuyor olması. Tokat büyük bir il değil. Neden Organize Sanayi’de bu işletme? Anlaşılır değil. Kaldı ki, Organize Sanayi Bölgesi üretim yeridir; adı üstünde sanayi bölgesi. Muayene istasyonunun sanayi sahasında ne işi olabilir? Bu işletme olsa olsa hizmet sektöründe olabilir. O zaman da şehre yakın yerlerde, ana yol güzergâhında olması daha uygundur. Organize Sanayi’de yolunu izini bulana kadar dön dur; sanayinin içinde yokuş çık, yokuş in, git ki bulasın.
Bu hususta da şehrimizde yüksek sesle itiraz eden sanırım ki yok. Herkes hâlinden memnun. Tabi öncelikle ilimizde söz sahibi olan veya söz sahibi olduğunu iddia edenler memnunlar demek ki. “Bu işletme burada, ne yapalım!”
Ancak, muayene sırasını beklerken ayaküstü sohbet ettiğim kişiler de bu konuda şikayetçiler. “Parayı almayı biliyorlar, bizleri bu dağ başına neden getirtiyorlar?” diye haklı serzenişte bulunuyorlar. Bulunanların sayısı da azımsanacak kadar az değil, bilesiniz.
Durum bundan ibaret. Bizden söylemesi.