Tokat'ta, Ak partideki yöneticilerden şu ana kadar tek bir istifa gelmediğine göre, kimse yaşanılan hezimetten bir mesuliyet kabul etmiyor demek ki. 

Yâda il genel meclisinde çoğunluğu aldık diye başarı destanları yazıyor olabilirler.

Üç vekil var, üç ilçeyi aldık.

 Hepimiz için birer tane ilçe,  büyük başarı elde ettik diye de düşünebilirler.

İl ve ilçe yöneticileri neyi bekliyor peki.

İlla ki görevden mi azledilmen lazım İl Başkanı Ali Özer.

Genel merkeze,  manipüle anketler sonucu seçilmeyecek adayları başkan adayı gösterdiğinizin hesabı sorulmayacak mı?

Özellikle Turhal'da,  son gün çakma anket yaptırarak İlker Bekler'i aday göstermediniz, bunun anlaşılmayacağını mı zannettiniz.

Ya Sulusaray'da, Zile'de, Pazar'da, Reşadiye'de, Erbaa'da...

Kaybettiğiniz ilçeler karşılığı ödül falan mı bekliyorsunuz.

Ak Parti sizin akraba, eş dost işe yerleştirme, istediğini aday gösterme yeriniz mi?

Hava atma kimliğiniz mi,  sizin o milletin emaneti olan koltuklar.

Cumhurbaşkanımız, bu koltuğa yapışan kibir abidelerini,  şimdi temizlemezse de değişen hiçbir şey olmayacak zaten.

Ha anladım sizde kabahat yok, millet suçlu.
Nede olsa alışmıştınız doğru ya.

Milletimiz,  Recep Tayyip Erdoğan'a oy veriyordu, sizde hazırda vekil, başkan, başarılı il başkanı oluyordunuz.

Oyu size göre Recep Tayyip Erdoğan almadı!

Millette kıymet bilmedi, onlarda suçlu!

Suçlu bulundu, siz koltuklarınızda kibirlenerek oturmaya devam edebilirsiniz...

Cumhurbaşkanımız Erdoğan MYK sonrası yaptığı açıklamada ‘AK Parti’ye gönül verenlerin sandığına gitmemesi hem teşkilattan hem genel merkezden hem de adaylardan kaynaklanıyor.
Emeklilerimizin serzenişlerini il ziyaretlerimizde zaten görüyorduk. Gerek tek seferlik 5 bin lira ödenmesi, gerek yüzde 50’yi bulan maaş zamları, gerekse diğer adımlarla, bütçe disiplinini bozmadan, üzerimizdeki bu baskıyı hafifletmeye çalıştık.

Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık. Bunlarla ilgili değerlendirmelerimizi de artısı-eksisiyle mutlaka yapacağız.

Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ (Hesap sorulamaz kişi) olmadığını milletimize göstereceğiz. 

Elbette bu özeleştiri sürecinde hem ittifak olarak girip kaybettiğimiz, hem de Amasya, Kütahya, Kırıkkale gibi iki parti ayrı ayrı girerek özellikle CHP’ye kazandırdığımız il ve ilçelerin durumunu da masaya yatıracağız.

Bunun suçunu millete atmanın ancak acizlerin ve gafillerin yöntemi olabilir. Hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktu. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. 

Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum.
Şehirlerde yaşanan oy kaybını emekli zammının düşüklüğü gibi tek bir nedene ve başlığa indirgemek “kolaycılık” olur.


Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mani olamayız.
Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar işimizi dört dörtlük yaparız ya da çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız’ diye bir iç eleştiri yaptı.
Cumhurbaşkanı açıkladı ya artık rahat olun. Cumhurbaşkanımız her şeyi düzeltir. Hatta bedeli de sizin yerinize yıllarca ödediği gibi yine öder.

Rahat rahat keyfinize bakın.

Vesselam.