Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki önemli adımlarından biri olan Bozdoğan ve Gökdoğan füzeleri, tasarım doğrulama testlerini başarıyla tamamlayarak kabul testleri için hazır hale geldi. Savunma Sanayii Başkanı (SSB) Prof. Dr. Haluk Görgün'ün yaptığı açıklamaya göre, bu iki füze, Türkiye'nin hava savunma kabiliyetini önemli ölçüde artıracak.

GÖKTUĞ Projesi kapsamında geliştirilen Bozdoğan ve Gökdoğan füzeleri, Türk Hava Kuvvetleri'nin operasyonel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı. Bu proje, Milli Savunma Bakanlığı ( MSB) ARGE ve TÜBİTAK SAGE iş birliği ile yürütülüyor. Füzeler, Görüş İçi (Bozdoğan-GİF) ve Görüş Ötesi (Gökdoğan-GÖF) olmak üzere iki farklı konfigürasyonda geliştirildi ve F-16 savaş uçaklarına entegre edilmesi planlanıyor.

Prof. Dr. Haluk Görgün'ün belirttiğine göre, tasarım doğrulama testleri sonrasında füzelerin kabul testlerine geçilmesi, Türkiye'nin savunma sanayii alanında kendi kendine yetebilirliğinin ve teknolojik bağımsızlığının bir göstergesi. Görgün, bu başarının "Gök Vatanın güvenliği savunma sanayiimize emanet" anlayışını yansıttığını vurguladı.

Geliştirme süreci boyunca, füzelerin performansı ve güvenilirliği çeşitli testlerle değerlendirildi. Tasarım doğrulama testlerinin başarılı bir şekilde tamamlanması, füzelerin operasyonel kullanıma bir adım daha yaklaştığını gösteriyor. Bundan sonraki aşamada, harp başlıklı mühimmat ile yapılacak testler gerçekleştirilecek ve sonrasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın kullanımına sunulacak.

7 Temmuz 2023 tarihinde imzalanan "GÖKTUĞ F-16 PO-III Entegrasyonu ve Düşük Ölçekli İlk Üretim Tedariki Projesi Sözleşmesi" ile bu iki füzenin, 25'er adetlik düşük ölçekli ilk üretimi ve F-16 PO-III uçaklarına entegrasyonu da hedefleniyor. Bu sözleşme, Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki yeteneklerinin artırılmasına katkıda bulunuyor ve yerli savunma ürünlerinin geliştirilmesine yönelik önemli bir adımı temsil ediyor.

Bozdoğan ve Gökdoğan füzelerinin başarılı bir şekilde tamamlanması ve operasyonel hizmete girmesi, Türkiye'nin hava savunma kabiliyetlerini artıracak ve ulusal güvenliği için stratejik bir avantaj sağlayacak. Bu gelişme, Türkiye'nin savunma sanayii alanında katettiği mesafeyi ve geleceğe dönük potansiyelini de gözler önüne seriyor.