Tokat’ın kalbinde, Osmanpaşa Konağı’nda düzenlenen Türk Mutfağı Haftası resepsiyonuna gittim. 21–27 Mayıs tarihleri arasında kutlanan bu özel haftanın Tokat ayağında, Anadolu’nun bin yıllık mutfak mirasına saygı duruşu niteliğinde bir sofra kurulmuştu.
Katmerden çökelekliye, nohut mayalı cevizli çörekten Tokat keşkeğine, dolma çeşitlerinden kuşburnu marmelatına kadar her lokma, bu toprakların hikâyesini anlatıyordu. Tabaklarda tarih vardı, kültür vardı, emek vardı. Ama... Atmosferde o ruh yoktu.
Lezzet Tamamdı Ama Bir Şeyler Eksikti
Yemekler muazzamdı, sunumda özen hissediliyordu. Mekân şahane, konsept yerindeydi. Ancak resepsiyon sanki eksikti. Katılım zayıftı. Tokat Valisi Abdullah Köklü ve Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun yokluğu dikkat çekiciydi. Vali Bey’in eşi Yasemin Köklü oradaydı. Ama genel anlamda “protokol” dediğimiz isimler, bu davete neden katılmadı?
Açıkçası Londra’daki meşhur hemşehrimiz, Tokat’ın gururu Hüseyin Özer’in de orada olmasını bekliyordum. Kendisi şu an Tokat’ta. Böylesi bir günde, böyle bir figürün yokluğu da soru işareti bıraktı.
Yemekleri Değil, Tokat’ı Sunmalıyız!
Bir yetkili yemekler hakkında bilgi verdi. Evet, görev tamamlandı. Ancak bu şehirde yaşayan, Tokat’ı iliklerine kadar tanıyan biz basın mensuplarına yemekleri tek tek anlatmanın ötesinde bir şey gerekiyordu. O sofradaki her lezzet, yalnızca midelere değil dünyaya hitap etmeli.
Tokat mutfağını tanıtmak sadece “yemek sunumu” ile olmaz. Kültür sunumu da gerekir. Etkinlikte biraz canlılık, biraz heyecan, biraz vizyon eksikti. Bu tür organizasyonlar sadece bir davet değil, aynı zamanda sahne olmalı. Sahneye çıkanlar yalnızca aşçılar değil, Tokat’ın kültürel mirası olmalı. Hikâyesi olmalı, müziği olmalı, enerjisi olmalı.
Umutlar Workshop’ta mı?
Neyse ki Türk Mutfağı Haftası kapsamında yarın Osmanpaşa Konağı’nda bir Workshop düzenlenecek. Belki de aradığımız o “aksiyon”, o “heyecan” orada yaşanacak. Umarız öyle olur. Çünkü Tokat’ın anlatacak çok hikâyesi var. Yeter ki doğru anlatılsın.