Bir doğal afet yaşadık ülke olarak. Ne oldu, ne bitti hepsi geride kaldı. Bir daha olacak mı? Elbette olacak! Peki, böyle mi olacak? Tamamen bize bağlı. Ders alır ve ona göre davranırsak deprem bize zarar vermez. Ama şimdi seferberlik zamanı, hem maddi hem de manevi olarak bu işi hayra çevirme zamanı, enkazı kaldırma ve normalleşme zamanı.

Seksen beş milyon insanımız ve dost ülkelerin de desteğiyle elbette bu zor koşulların altından kalkacağız. Ancak, aklın ve bilimin ışığında bir medeniyet sayfasına imza atarsak, rastgele değil, planlı programlı bir şekilde, maddi yapılanmayı manevi yapılanmayla birleştirerek, toplum olarak bütünleşerek, gelecek kuşaklara canlı bir eğitim numunesiyle bu işi gerçekleştirirsek çok yönlü bir iş yapmış oluruz.

Ne demek istiyorum?

Demek istediğim şu: Biz bu depremin yaralarını sarmasına saracağız da bunun tarihi fırsatını kaçırmayalım. En ince ayrıntısını düşünerek buradan bir manevi dönüşümü de gerçekleştirelim. Gelecek kuşaklara ve depremde etkilenen 7’den 77’ye herkese manevi bir miras bırakalım. Tarihimizde pek çok kere yaptığımız seferberliği tekrarlayalım ve gençliğe yeniden rol model olalım.

Şunu tavsiye ediyorum. Her il o bölgede ayrı ayrı birimler inşa etsin ve o ilin adını o birime versin. Bu ülkenin kaynaşması, gelecek nesillere vatan sevgisi aşılaması bakımından çok önemlidir diye düşünüyorum.

Şöyle: 2019 yılında hacca gidince 700 hacının potansiyelini orada gördüğümde hacılıklarının pekişmesi için ne yapabiliriz diye düşünürken aklıma, Tokat hacıları hacda artırdıkları paralarından bağışlayarak suya ihtiyacı olan bir yerde bir su kuyusu açabilir mi? Bunu gerçekleştirdikten sonraki yıl bunu diyanet vasıtasıyla Türkiye’ye yayıp her yıl 81 su kuyusu çıkarmak. Bu düşüncemi Mekke’de bazı arkadaşlara anlatınca hepsin-den olumlu dönüş aldım ve Türkiye’ye gelince Müftülük ve Diyanet Vakfıyla girişime başladık. Ancak bu hayırlı işin önemi pek kavranamadığı ve araya da pandemi girince projeyi gerçekleştiremedik. Ancak toplanan 35.000 TL Afrika’da bir su kuyusunun yapımında kullanılmış oldu. Bu proje çok kapsamlı, patentli bir projeydi. İnşallah bunu tekrar gündeme alır bir hayrın başlangıcı yaparız.

Şimdi benzer bir projeyi Türkiye’ye öneriyorum. Çünkü vatandaşı teşkilatlanmadığımız, elle tutulur öneriler sunmadığımız, yol gösterip ön almadığımızda yardımlar hem uzun süreli olmaz hem de yeterince katılım olmaz.

Şimdi deprem bölgesinde neye ihtiyaç olduğuna bakacak olursak kabaca şöyle ifade edebiliriz.

Temel ihtiyaçlarımız şunlardır. Mesken, okul, cami, sanayi sitesi, hastane, yol, su, yurt gibi insanların temel ihtiyaçları. Bunları kurumlara bölüştürebiliriz. Eğer yetkililer planlayıp takip ederlerse o bölgeyi hem maddi hem de manevi olarak ayağa kaldırmak hiç de zor olmaz. Nasıl mı?

Mesken, yol, su ihtiyaçları devlet hazinesi, zenginlerin büyük bağışları ile yurt dışı kaynaklardan yaptırılır. Sokak isimleri, cadde isimleri, kavşaklara Mevlana, İbn-i Sina, Farabi, Atatürk, Osmanlı, Fatih… gibi tarihi isimler verilir.

Okullar Milli Eğitim camiası tarafından yaptırılabilir. Öğretmen, öğretmen emeklisi, Milli Eğitim personeli, hatta öğrenciler tarafından yaptırılabilir. Mesela her öğrenci 1 TL verse 15 milyon TL yapar ki bu yazıyı gördüğünüzde hemen olmaz dememeniz için küçük bir örnektir. Tokat Milli Eğitimi 12 ayda bir okul yaptırır ve adını da “Tokat İlkokulu” olarak isimlendirebilir. Bu yöntemle bir yılda 81 okul yaptırmak mümkündür. Tüm okullara okulu yaptıran ilin adı verilir. Bu müthiş bir dayanışma, nesiller boyu bu yardımlaşmanın destanının unutulmaması demektir.

Camilere gelince: Hacca giden her vilayet hacısı bir cami yaptırabilir. Ben yaklaşık 50 hacıdan 4 yıl önce 35.000 TL toplamıştım. 700 hacıya ulaşabilseydim 450.000 TL toplayabilirdim. O zaman Diyanetin yaptırdığı kapsamlı su kuyusu 200.000 TL’ye mal oluyordu. Bu gün bu para 4 ile çarpılabilir. Buna daha önceden hacı olanlar, hacıların yakınları da mutlaka katılır. Diyanet personeli de katılırsa cami ihtiyacı tamamen karşılanır. Çünkü bir yılda 81 cami yapar. Müftüler ve diyanet vakfı bunu koordineli bir şekilde yürütebilir. Aynı şekilde yapılan camiyi yaptıran ilin adı verilir. Bu ülkenin kaynaşması için çok önemlidir.

Her ilin sanayicileri yıkılan sanayi sitelerini ayağa kaldırabilir. Küçük illerden birkaç tanesi birleşerek büyük iller tek başına sanayi sitelerini ayağa kaldırabilir.

Hastaneleri sağlık bakanlığı personeli rahatlıkla yaptırabilir. Doktoru, hemşiresi, teknik personeli vs. Türkiye genelini düşünürsek birkaç tane hastane yapılabilir.

Yıkılan devlet daireleri mühendislere havale edilebilir. Her ilin mühendisleri bir devlet dairesi yaptırabilir.

Öğretim üyeleri ve üniversite personelleri yurtları yaptırabilir. Bunu geçekleştirmek hiç de zor değil.

Hatta ve hatta Türkiye geneli muhtarlar muhtarlık bürolarını yaptırabilir. Her ilin muhtarı iki odalı muhtar odası yaptırabilir.

Sade vatandaş da Afad’ın genel hesabına yardımda bulunur.

Evet, bu sistem toplanacak parayı en az iki katına çıkar diye düşünüyorum. Sadece sorumluluk almak, inanmak ve takip etmek gerekiyor. Bu iş; en üstte Afad koordinatörlüğünde, her ilde vali ve bürokratlarının takibiyle gerçekleştirilebilir.

Birçok bankada Afad’ın genel bir hesabı olur. Her ile valilik Afad’a bağlı olarak bir hesap ve onun alt hesaplarını açar. Milli Eğitim camiası kendisi için açılan hesaba, hocalar kendileri için açılan hesaba, doktorlar yine kendileri için açılan hesaba bağışlarını 12 ay boyu yaparlar. Sade vatandaş da camilerde ya da Afad’ın hesabına yatırır bağışlarını.

Böyle yapılırsa bağışlar Cuma günleri camide yapılan küçük bağışlarla geçiştirilmemiş olur.

Tek başına bir eser yaptıracak olanlara kendi isimlerini verme istekleri mutlaka karşılanmalı. Bunlar insanlara örnek olur. Devlet bağışçıların isimlerini açıklamaktan kaçınmasın. Bu olağanüstü bir durumdur, bu yardımlaşmanın domino etkisini kesinlikle göz ardı etmemek lazım.

Bu düşünceler benim şahsi görüşlerimdir. Bu, üzerinde düşünülecek, daha da geliştirilecek bir düşüncedir. Türk Milletinin dünyaya ihraç edebileceği bir doğal afetten çıkış projesi olabilir. Bizim medeniyetimiz bu tür şeyleri üretmek ve dünyaya mal etmek için çok müsaittir. Bunu bir patent haline getirebiliriz.

Not: Görüş belirtirseniz sevinirim

Aklına yatanlar lütfen paylaşsın. Yetkililere ulaşmalı

İsmet Yalçınkaya

14.02.2022