1970 lı yıllarda Tokat'ın zengin kesimi tatillerini geçirmek için aylar önce hazırlık yapıp, o dönemde Tokat Sulusaray arasında yolcu taşıma işini yapan otobüslerle Çermik'e gidip bir veya iki ay çoluk çocuk konu komşu iki katlı otellerde, yer yok ise daha derme çatma evlerde veya çadırlarda kalırlardı. Bu bölgenin çermik suyundan hariç tarihi dokusu, her köşede karşınıza çıkan Roma dönemine ait eserlerle sizi büyülerdi.

Çermik'e varmadan önce eski eserleri sağa sola atılmış, harabe bir şekilde görürdük, Sulusaray'ı biraz geçince mermer döşemeler üzerinden cılız akan suların altında Roma yazıları görünürdü, her evin temelinde ve yan duvarlarında mutlaka Roma dönemi eseri görmeniz mümkündü.

Pers İmparatorluğu, Makedonya kralı İskender, Roma İmparatorluğu'nun amacı halkının rahat yaşaması için verimli topraklar arayışı içinde olmuştur. Suyun olduğu yerde bereket ve zenginlik fışkıran düz araziler tüm krallar gibi Sezar'ın da aklını başından almış olmalı ki mükemmel bir şehir inşaa ettirmiştir. Zenginliğin olduğu yerde ne varsa bizim oralara da onları yaptırmış.

Ancak, bu tarihi mirasın değeri, yeterince anlaşılmamış ve korunmamıştır. Ünvanlı bir profesör, bölgedeki kazı çalışmalarını sürdürüyor, ancak bu çalışmalara yeterli destek sağlanmıyor. Gazetelerde de belirtildiği gibi, kamulaştırma çalışmaları hala devam ediyor, deniliyor.

Eğer bu projeye gerektiği değer verilirse ve Mustafa Arslan ile Yusuf Beyazıt gibi Milletvekillerinin yardımıyla yeterli bütçe ayrılırsa, Sulusaray ve Tokat bölgesi büyük bir turistik ve ekonomik potansiyele sahip olabilir.

Efes'in antik değeri ile karşılaştırıldığında, Sulusaray'ın aynı dönemde farklı bir Sezar (vali) tarafından kurulduğu düşünülürse, bu bölgenin ne kadar değerli olduğunu anlamak zor değil. Türkiye'nin bu tarihi hazinesine yatırım yaparak, hem tarihi koruma altına alabilir hem de ekonomik bir kalkınma sağlayabiliriz.

Ayrıca bugün Türkiye’nin antik değeri Efes’ten sonra Sulusaray gün yüzüne çıkarılsın, yıllarca saklı kalan bu soru hafızalarımıza oturacak.

Sulusaray Efes’ten daha mı fazla ne?...