Hindistan'ın nüfusu 1 milyar 45 milyon.

Çin, 1 milyar 39 milyon.

ABD, 336 milyon.

Rusya, 146 milyon.

AB'ye üye 27 ülkenin toplam nüfusu, 449 milyon.

Türkiye, 86 milyon.

Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu, dün ne dedi?

▪️Şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu nüfustur.

▪️Türkiye bir kabusa gidiyor. Doğurganlık hızının 2.0 olması lazım nüfusun kendini yenilemesi için. Bu bir beka sorunu. Bu savaştan daha önemli bir tehdit.

▪️Ben iki yıldır şunu söylüyorum; Türkiye bir kabusa gidiyor. Böyle giderse Türkiye ne olur? Ben açık ve net söyleyeyim; Anadolu'da yaşlı bir Türk nüfus olur. Bu bir beka sorunu.

Söylenen doğru mu?

Sonuna kadar.

Bugün, AB ülkelerinin 1 numaralı gündemi yaşlı nüfus. Doğurganlığı ayrıca teşfik ediyorlar. Hem para hem sunulan imkanlarla.

Uç bir örnek vereyim. Babaları belli olmayan, hastanede doğan bebekler için dahi bebek odaları oluşturup, devlet himayesinde yetiştiriyorlar.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerden "genç beyin" ithal ederek, ekonomik, askeri güçlerinin devamlılığını temin ediyorlar.

Nüfusla, ülkelerin demografik yapıları değiştiriliyor.

Ülkemizde de, terörlü yıllarda, belli bölge yada şehirlerden, PKK sempatizanlarının yerel idare, gücü ele geçirmek için  Iğdır, Kars, Artvin'de bulunan üniversitelere yönlendirildiklerini iyi biliyoruz.

90'lı yıllarda, yurtdışı bağlantılı vakıf, dernekler, lgbt'ciler, feministler, uygun siyasi ortamlarda kürtajı olabildiğine teşfik ettiler. Doğum kontrol haplarını, kısırlaştırmaları özendirdiler.

Sezeryanla doğum olmazsa olmaz hale getirdiler. Hala devam ediyor.

Birinci doğum sezeryan, ikinci doğum sezeryan.

Başka?

Başka doğum yasak, riskli, yeter!

Ekonomik sebeplerle özel sağlık sektörü, bazı sağlıkçılarda buna ciddi çanak tuttu ve hala tutuluyor.

Cumhurbaşkanımız, yıllardır 3 çocuk, 4 çocuk diye diye dilinde tüy bitti.

Milli ve manevi duyguları zayıf olanlar, sözlerini siyasi mecrada değerlendirip tenkit ettiler.

Alt gelir grubu aileler için hakta vermiyor değilim.

Aileler 1 yada 2 çocuğunun, beslenme, eğitim, kıyafet ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar.

Aileler, geçim zorluğundan dolayı doğurdukları çocuklarına mahcup oluyorlar.

Mahcup olmak da istemiyorlar.

Diğer yandan, kaynaklar kısıtlı iken ihtiyaçlar artıyor. Her çocuk konforlu hayat istiyor, aileler çocuklarına konforlu hayat sunmak için canhıraş mücadele ediyor.

Elbette, vatanına, milletine hayırlı evlat yetiştiremeyeceksek çok çocuk sahibi olmanında alemi yok.

Aksi halde, tinerci, alkolik, gaspçı, hırsız bir evlat, ailesinin de, toplumunda, devletinde başına bela oluyor.

Görev kimin?

Önce devletin, hükümetin, siyasilerin.

Evlilik ve çocuk sayısı hem madden hem manen teşfik edilmeli. Göstermelik değil, yeterli bir rakamla.

Kreş sayısı artırılmalı.

Milli gelir artmalı, işsizliğe önlem alınmalı.

Yüzlerce sebep!

Devleti yönetenler isterse sonuç alınır, doğum oranı artar, genç nüfus oluşur.

Ülkenin ekonomisi yüzde 70 Marmara bölgesinde. Gençlik aynı bölgede.
Bölgenin geçim şartları ağır. Anadolu'ya yayılmalı.
Yerinde geçim daha kolay.

Tarım ve Gıda Sanayi Anadolu'da geliştirilmeli.

Konuşarak, yazarak, algılarla gemi yürümüyor.

Artık icraata geçmeliyiz.

İnsan varsa dil var.

İnsan varsa din var.

İnsan varsa vatan, devlet, bayrak, beyin, üretim var.

Yoksa?

Çaresizlik.

Neticede, tehlike çanları çalmaya başladı.

Önlem alması gerekenler, politika geliştirecek olanlar belli.

Vesselam