Bir yanda tabaklarda kalan yemeklerin çöpe döküldüğü sofralar, diğer yanda bir dilim ekmek için umutla bekleyen gözler... Tüm bunlar aynı dünya üzerinde yaşanıyor. Bu durum sadece duygusal bir yara değil; vicdani, çevresel ve küresel boyutları olan büyük bir krizdir.

Modern çağın konforuna alışmış bireyler olarak, çoğu zaman farkına bile varmadan israf ediyoruz. Oysa dünya üzerinde milyonlarca insan her gün açlıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bu miktar, dünya nüfusunu doyurmaya yetecek kadar fazla. Aynı rapora göre, yaklaşık 800 milyon insan yetersiz besleniyor, yine bir milyar insan açlık çekiyor.
Ne büyük bir tezat: Bir yanda bolluk çöpe gidiyor, diğer yanda yokluk can alıyor.

TARLADAN BAŞLAYAN İSRAF...


İsraf sadece sofralarda değil; tarladan başlayıp market raflarına, oradan evlerimize kadar uzanan her aşamada karşımıza çıkıyor. Üretim kayıpları, taşımada oluşan bozulmalar, marketlerde son kullanma tarihi korkusuyla yapılan imhalar... Tüm bunlar israfın sadece bireysel değil, sistemsel bir sorun olduğunu ortaya koyuyor.

Yine de bireysel sorumluluklarımızı göz ardı etmemeliyiz. Gereğinden fazla alışveriş yapmak, artan yemekleri değerlendirmemek, ihtiyacımızdan fazlasını almak ve ardından çöpe atmak… Her biri, istemeden de olsa bu adaletsizliğe katkıda bulunuyor.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Şüphe yok ki Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf, 7/31)
Bu ayet, yalnızca dini değil, aynı zamanda insani bir ilkeyi de hatırlatıyor bize.

Peki ne yapmalı?
Çözüm aslında çok uzakta değil. İhtiyacımız kadar tüketmek, artan gıdaları değerlendirmek, alışverişe çıkmadan plan yapmak… Bunlar bireysel düzeyde atılabilecek güçlü adımlardır. Daha geniş ölçekteyse, tarımsal üretimden dağıtıma kadar olan tüm süreçlerin sürdürülebilirlik temelli olarak yeniden düzenlenmesi gerekir.

TÜRKİYE‘DE GIDA İSRAFI

Her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu, Türkiye’deki toplam gıda üretiminin yaklaşık %30’una denk geliyor.

En çok israf edilen ürünler:

Ekmek: Günde yaklaşık 4,9 milyon adet israf ediliyor.

Sebze ve meyveler: Tarladan sofraya kadar olan süreçte büyük kayıplar yaşanıyor.

EN ÇOK AÇLIK ÇEKEN ÜLKELER

Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Nijerya, Afganistan, Etiyopya, Yemen, Suriye, Bangladeş, Pakistan ve Myanmar, yüksek düzeyde akut gıda güvensizliği yaşayan ülkeler arasında yer alıyor.

İsraf bir tercihtir; Açlık kader değil, israfın sonucudur. Bu çelişkiyle yüzleşmek, daha adil, daha bilinçli ve daha duyarlı bir dünya inşa etmenin ilk adımıdır.

Ve KANAYAN YARA GAZZE....

Bugün bu çelişkinin en ağır yaşandığı yerlerden biri de Gazze.

2023 yılında Gazze Şeridi, dünyadaki en ağır gıda krizlerinden birini yaşamıştır. Yaklaşık 2,2 milyonluk nüfusun tamamı, ciddi düzeyde gıda güvensizliği içinde yer almıştır. Uluslararası kuruluşlara göre, nüfusun dörtte birinden fazlası kıtlık seviyesine yakın koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.

Evet, maalesef Gazze'de yaşanan insanlık dramı karşısında dünyanın büyük bir kısmı sessiz kalıyor. Her gün masum insanların hayatını kaybettiği, temel insani ihtiyaçlara bile ulaşılamadığı bir ortamda bu sessizlik, adeta bir körlük ve sağırlık gibi hissediliyor.

AH GAZZE…

Yüreğimizde bir yangın, boğazımızda düğümlenen kelimelerle izliyoruz sizi. Her gün karanlığın biraz daha koyulaştığı sabahlara uyanıyorsunuz. Açlıkla, yoksullukla, korkuyla... Bizlerse çok uzakta, elimiz kolumuz bağlı… Bu bile başlı başına bir utanç.

Sizin çığlığınız kulaklarımızda yankılanıyor. Ne acıdır ki dünya sağır… Çocuklarınızın titreyen sesi, annelerin çaresiz bakışları, babaların dimdik ama kederli duruşları… Yüreğimizi dağlıyor. Ama ne yazık ki yalnızca izliyoruz.

Oysa bir parça ekmek, bir yudum su, sıcak bir kucak... Ne büyük bir mucize olurdu sizin için. Bir geceyi korkusuz geçirmek, sabaha sevdiklerinizi kaybetmeden uyanmak ne büyük bir lüks...

Bu satırlar belki yaraları sarmaya yetmez, ama vicdanımız ve dualarımız sizinle. Unutmadık, unutmayacağız.”

GÜÇLÜ OLUN...


Çünkü siz, dünyaya insanlık dersi veriyorsunuz. Sabırla, inançla, onurla direniyorsunuz.
Ve unutmayın: Sizin acınız, bizim de vicdanımızdır.